Erektil disfonksiyon (sertleşme bozukluğu), tatmin edici cinsel performansa izin verecek yeterli bir ereksiyonu elde etmekte ve sürdürmekte kalıcı yetersizlik olarak tanımlanır. 40-70 yaş arası erkeklerin yaklaşık yarısında sertleşme problemleri görülebilmektedir.
Sertleşme bozukluğu hastaların fiziksel ve psikososyal sağlığını etkileyebilir ayrıca yaşam kalitesi üzerinde de önemli etkisi olabilmektedir.
Sertleşme bozukluğunun, koroner arter hastalıklarının ve periferik damar hastalıklarının erken bir bulgusu olduğu yönünde kanıtlar giderek artmaktadır. Bu sebeple bu hastaları sadece yaşam kalitesi açısından değil, kardiyovasküler açıdan da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sertleşme bozukluğunun sebepleri Nelerdir?
Sertleşme bozukluğunun sebepleri organik ve psikolojik sebeplere bağlı olabilir.
Organik sebepler arasında
Psikolojik sebepler arasında ise
Sertleşme bozukluğu kimlerde görülür?
Sertleşme bozukluğu yukarıda sayılan hastalıkları bulunan kişilerde görülme sıklığı artarken her yaş grubunda görülebileceği akılda tutulmalıdır.
Sertleşme bozukluğu tanısı nasıl konulur?
Sertleşme bozukluğu (erektil disfonksiyon) tanısı üroloji hekimi tarafından konulur. Tanı süreci aşağıdaki adımlardan oluşabilir:
Sertleşme bozukluğu tanısı koymak için bu adımlardan bir veya daha fazlası kullanılabilir.
Sertleşme bozukluğu önlenebilir mi?
Erektil disfonksiyon (sertleşme bozukluğu) farklı nedenlerden kaynaklanabilir, bu nedenler arasında psikolojik ve organik sebepler yanı sıra, yaşam tarzı ile alakalı faktörler bulunabilir. Bu nedenlerin bazıları önlenebilir veya tedavi edilebilir, bu nedenle sertleşme bozukluğunun önlenmesi veya geciktirilmesi mümkündür.
Örneğin, sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek sertleşme sorunlarını önleyebilirsiniz. Bu, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, alkol ve sigara tüketimini sınırlamak, stresi azaltmak ve yeterli uyku almak gibi faktörleri içerir. Ayrıca, sertleşme bozukluğuna neden olan bazı sağlık sorunlarına erken teşhis ve tedavi ile müdahale edilme imkanı sağlanır.
Ancak bazı durumlarda, sertleşme bozukluğu önlenebilir değildir. Bu durumlarda, sertleşme bozukluğu tedavisi önerilir.
Sertleşme bozukluğunun tedavisi var mıdır?
Evet, sertleşme bozukluğunun tedavisi vardır. Tedavi seçenekleri arasında;
Yaşam tarzı değişiklikleri arasında, sağlıklı bir diyet uygulamak ve düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkol kullanımını azaltmak, uyku düzenini iyileştirmek ve stresi azaltmak yer almaktadır.
İlaç tedavisi, sertleşme bozukluğunu tedavi etmek için kullanılan en yaygın yöntemdir. İlaçlar genellikle oral olarak alınır ve cinsel uyarılmaya yanıt olarak ereksiyon oluşumunu kolaylaştırır. Bunun yanında penise enjekte edilebilen sertleşme iğneleri de bulunmaktadır.
Psikolojik terapi, sertleşme sorunlarının psikolojik nedenlerine odaklanır ve çözüm odaklı terapi, bilişsel davranışçı terapi veya cinsel terapi gibi farklı teknikler kullanılarak uygulanabilir.
ESWT tedavisi, penis üzerine uygulanan şok dalga tedavileri ile kök hücrelerin uyarılması ile sertleşmeyi sağlayan kan damarlarının artırılması ve güçlendirilmesi hedeflenir. Hafif ve orta şiddetli sertleşme bozukluğunda etkili ve ilaca olan ihtiyacı azaltan modern bir tedavidir.
Son yıllarda kök hücre, ekzozom ve PRP tedavileri sertleşme bozukluğu tedavisinde kullanılmaktadır. Bu tedavilerin faydaları konusunda kesin sonuçlar bulunmamakla beraber bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Cerrahi müdahale, sertleşme sorunlarının altında yatan fiziksel nedenleri düzeltmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Penis protezleri veya damar cerrahisi gibi farklı prosedürler uygulanabilir.
Sertleşme bozukluğu tedavisi, altta yatan nedenlere ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Tedavi seçenekleri hakkında daha fazla bilgi için üroloji hekiminize başvurabilirsiniz.
Sertleşme bozukluğu kalıcı olarak tedavi edilebilir mi?
Sertleşme bozukluğunun tedavisinde çok farklı yöntemler bulunmaktadır. Hangi tedavinin size uygun olduğu konusunda üroloji hekiminiz sizi bilgilendirilecektir. Kalıcı tedavi penis protezi (mutluluk çubuğu) operasyonları sonrasında sağlanmaktadır. Ancak bu yöntemden vazgeçildiğinde doğal yollardan sertleşme sağlanamayacağının bilinmesi gerekir.